Yaşamımdaki yüzlerce karar aşamasından biri hala geçerliliğini sürdürerek yaşamı renklendirmekte. Artık masamın üstündeki işler birikmiyor, evim toplu kalıyor, sabahlalamar keyif için yapılıyor, konuşacak/okuyacak bir şeylere hevesle bakıyorum. Bir şeyler üretmek de güzel. Son zamanda okuduğum kitaplar bunun üzerinde çok duruyorlar: "Ölümsüzleşmek". Öyle bir şey yaratmak ki; seni, beni, bizi ölümsüz yapsın. İsim dediğimiz etiketi nesillerce taşısın. Düşündüm, itiraf etmekte teklesem de, kesinlikle benim de amacım budur dedim. Yani tamam dünyaya hizmet etmek hoş bir şey de, isminin bilinmesi ondan daha güzel değil mi? Öyle öyle...
Hayatımdaki metaforlardan birini de yok etmiş bulundum dün. Yapamadığım işlerin bir sembolü olarak sürekli gözüme batıyordu, utandırıyordu beni. Her sorana, dönemeçli cevalar veriyordum. Evet evet, bildiniz puzzle'mdan bahsediyorum. "Yaparız, aslanız biz; en kralı hangisi" diye Aslı'yla aldığımız ve sanırım Ağustos'tan beri evdeki masanın üzerinde ilerlemesiz duran puzzle'ı dün bitirdim. Ama öyle bir gazla ki anlatamam size. 3 gün - 3 gece uykusuz kaldım, belim büküldü, sağ kol kası yaptım; o kadar yani. Ama değdi. Dün o son parçayı takmak en güzel kısmıydı işin. Sonra geçip 10 dakika falan izlemişimdir kendisini. Hehe, halbuki neyini izliyorsam. Oldu bitti işte. Hatta o metafor öyle kuvvetliydi ki benim için, eksik olan bir parçası varmış diye zannettiğimde oldukça moralimi zorladı. Dedim, "Hah, senin işler böyle olacak: eksik". Yok öyle olmadı, bugün şans eseri gözüme çarptığı üzere kendisini bir poşetin içinde bulup arkadaşlarının yanına teslim ettim. Mutluyum gururluyum. Sırada ikincisi var. Ama finallerden sonra. Bak hakkaten...
Bu haftasonu dinlenme, sınavlara hazırlık. 3 günde 3 bilinen film izliycem dedim kendi kendime. Birini bugün hallettim ki, izlemediyseniz izleyin: Crash:

Ödül aldığı kadar varmış. Eğlenceli, gaza getirici bir film değil. Ama insan değerlerine dair güzel değerlendirmeler, gösterimler var. Gerçekler var, anladığım kadarıyla. Tabii ben o gerçekleri ne kadar biliyorsam?
Bu yazıya çok güzel bir fotoğraf çekip ekleyecektim, ama 10-15 çekimden sonra anladım ki evdeki ışık, araç-gereçler yeterli değil. Neyse, başka zamana.
*: Penguen'in bu haftaki sayısında MetÜst'ün döktürdüğü bir söz. Çok pis çalarım.