Sayfalar

Cumartesi, Kasım 25, 2006

Her aşk bir tercih; her tercih bir ukte, bir keşke barındırır*

Benzetiyor, benzeşimler yaşıyoruz şu garip dünyada. Çok da hoşumuza gidiyor, imalı imalı konuşuyoruz. Ne kadar benzeşirsek o kadar akıllı oluyoruz, ne kadar benzersek o kadar farklı oluyoruz; ya da öyle olduğumuzu sanıyoruz belki de. Her neyse, sonuçta bir şeyler oluyor. Önemli olan da bu.

Yaşamımdaki yüzlerce karar aşamasından biri hala geçerliliğini sürdürerek yaşamı renklendirmekte. Artık masamın üstündeki işler birikmiyor, evim toplu kalıyor, sabahlalamar keyif için yapılıyor, konuşacak/okuyacak bir şeylere hevesle bakıyorum. Bir şeyler üretmek de güzel. Son zamanda okuduğum kitaplar bunun üzerinde çok duruyorlar: "Ölümsüzleşmek". Öyle bir şey yaratmak ki; seni, beni, bizi ölümsüz yapsın. İsim dediğimiz etiketi nesillerce taşısın. Düşündüm, itiraf etmekte teklesem de, kesinlikle benim de amacım budur dedim. Yani tamam dünyaya hizmet etmek hoş bir şey de, isminin bilinmesi ondan daha güzel değil mi? Öyle öyle...

Hayatımdaki metaforlardan birini de yok etmiş bulundum dün. Yapamadığım işlerin bir sembolü olarak sürekli gözüme batıyordu, utandırıyordu beni. Her sorana, dönemeçli cevalar veriyordum. Evet evet, bildiniz puzzle'mdan bahsediyorum. "Yaparız, aslanız biz; en kralı hangisi" diye Aslı'yla aldığımız ve sanırım Ağustos'tan beri evdeki masanın üzerinde ilerlemesiz duran puzzle'ı dün bitirdim. Ama öyle bir gazla ki anlatamam size. 3 gün - 3 gece uykusuz kaldım, belim büküldü, sağ kol kası yaptım; o kadar yani. Ama değdi. Dün o son parçayı takmak en güzel kısmıydı işin. Sonra geçip 10 dakika falan izlemişimdir kendisini. Hehe, halbuki neyini izliyorsam. Oldu bitti işte. Hatta o metafor öyle kuvvetliydi ki benim için, eksik olan bir parçası varmış diye zannettiğimde oldukça moralimi zorladı. Dedim, "Hah, senin işler böyle olacak: eksik". Yok öyle olmadı, bugün şans eseri gözüme çarptığı üzere kendisini bir poşetin içinde bulup arkadaşlarının yanına teslim ettim. Mutluyum gururluyum. Sırada ikincisi var. Ama finallerden sonra. Bak hakkaten...


Bu haftasonu dinlenme, sınavlara hazırlık. 3 günde 3 bilinen film izliycem dedim kendi kendime. Birini bugün hallettim ki, izlemediyseniz izleyin: Crash:



Ödül aldığı kadar varmış. Eğlenceli, gaza getirici bir film değil. Ama insan değerlerine dair güzel değerlendirmeler, gösterimler var. Gerçekler var, anladığım kadarıyla. Tabii ben o gerçekleri ne kadar biliyorsam?

Bu yazıya çok güzel bir fotoğraf çekip ekleyecektim, ama 10-15 çekimden sonra anladım ki evdeki ışık, araç-gereçler yeterli değil. Neyse, başka zamana.

*: Penguen'in bu haftaki sayısında MetÜst'ün döktürdüğü bir söz. Çok pis çalarım.

Salı, Kasım 21, 2006

www.galist.org

Açılsa mı, açalım, açmaya hazırlayalım, açılabilir mi, açabiliriz derken sonunda kaba taslak bitebildi. Şöyle bir şeyler:


Eh çorbada tuzum yok denemez :P

Alçak gönüllü yazarcığınızdan duyurular..

Pazartesi, Kasım 20, 2006

Motorola Linux Mobile Phone ( nam-i diger 'MING' )

Selamlar, selamlar, mahraba.. Efenim yine bir teknoloji yazisi ile karsinizdayim...

Simdi bu teknoloji geyigi nedir? Bugun teknoloji manasinda neredeyizdir? ve de bu teknolojinin ne kadar boku cikacaktir? Butun bu sorularin isiginin mina koyup dogrudan ilginc buldugum bu telefona gecmek isterim...

Motorola A1200







Simdi bu telefon oyle bisimis ki arkadaslar, hic bi ozelligi yokmus Linux Mobile OS lu olmasinin disinda :D Ahanda burdan uzerine basiyorum Linux Mobile OS var bu Pocket PC bozmasi telefonda...

Diger ozellikler ve spesifikasyonlar ise zerre umrumda degil cunku cok degisiyor bunlar, takibi zor.. Sunu soylemek icin actim, hemen de kapayacam; Linux artik sadece armish' in odasina degil, insanlarin cebine de giriyor yavas, yavas...

Hayir, Linux disinda bu telefonda en cok begendigim sey ise kesinlikle o harika 'Saydam Kapak'.. Ikinci olarak da cok sik durusu + tasariminin zerafeti ama o kadar onemli diil.. Ya boyle tatli bisey var mi? Hem cizilmeyecek, hem de ikinci, zikik bir harici ekrana ihtiyac duymayacak? Tobeee.. Simdi bu telefonu cebinde soktugunu dusun ( biraz kiz irisi kabul ), farzet telefon caldi, cikardin aaa fistik kabugundan gemiler yapmak ( arkadaslar erman da der ) ariyor, hem de sen bunu nasil anliyorsun? Resimden tabii... Peki bunun icin salak 10x10 piksel bi ekrana mi baktin yoksa, gotunde ustune oturula kalkila, elinle ayaginla cizdigin ekrandan mi gordun? Hayir efenim, sen bunu hafif mat ve de ustunde kulakcalik da bulunan ( kulakcalik ?!? isim bulamadim len.. ing: "earpiece" ) olan bir saydam sey araciligi ile, tabir yerindeyse, essek kadar bir ekrandan ( 320x240 galiba, 260k bi de ) gordun... E nooldu, mutlu olmadin mi? Oldun.. Iste teknoloji budur arkadas, baktin mi mutlu edecek... Ozellikmis neymis , ole degil bu isler... Once o aletle gurur duyacaksin, onu seveceksin, aileden biri gibi hissedeceksin..

Her neyse, telefon guzel, amerika guzel, Edam da guzel bayagi :D e yakinda Nintendo Wii de alacam, gelincede size de oyanatacam :D kilicli, milicli, ' ya hakketen interestin' bi telefonmus baba, coooll ' diyenlere adres vermemekle beraber, sadece ilgilenenlere su linki 'post' ederim:

Telefon Ozellikleri
Telefon Satici Yorumlari

Telefon Yiyici Yorumlari

Saglicakla efenim....