Sayfalar

Çarşamba, Mart 05, 2008

Arman Aksoy'a Sevgiller.

Gene bilgisayar başında geçmekte olan bir günde tarihe dikkat etme soncunda okulumuz ögrencilerinden Arman Aksoy'un doğum günü olması sebebi ile dogum günü kutlamak isterim.
Herkes gibi bende istiyorum buraya derin anlamlar içeren cümleler ama başaramıyorum hep devrik hep devrik cümleler.
Kıssadan hisse Dogum günün kutlu olsun Arman nice senelere.....

Konuyla ilgili yazılmış binlerce eleştirel ve gerçek hikayeden biri - 3. Bölüm

Öğrenim kredisinden devam edelim. Dediğim gibi; postayı verilen süre içinde gönderdiğimden emin olmadığımdan, bir hayal kırıklığına uğrama ihtimaline karşı artık bu konuyu pek düşünmemeye ve önem vermemeye çalışıyordum. Sonucun olumlu olup olmadığını nasıl öğreneceğimi de tam bilmiyordum. Bu mevzuları çok uzatmak istemiyorum. Çünkü konumuz bu değil. Velhasıl kelam; Çavaş'ın internetten yaptığı bir deney sonucu, adıma bir kredi hesabı açıldığını öğrendim. İş, Kadıköy'e gidip banka kartımızı teslim almaya kaldı. Aynı gün akbil işini de halletmeyi düşünüp okula giderek öğrenci işlerine paso ile ilgili okuldan yapmam gereken bir işlem olup olmadığını sordum ve bir adet formla cevaplandım. Doldurup onaylatmam ve Hasanpaşa'daki İETT şubesine teslim etmem istendi. Bir adet de fotoğrafımı yapıştırarak formu doldurdum ve onaylattım. Daha sonra Hasanpaşa'ya doğru yola çıktım. İETT şubesine vardım ve gişe memuruna formumu uzatarak paso çıkarttırmak istediğimi söyledim. O kadar cahilim ki bunun bu kadar kolay olabileceğini sandım. Tabi ki değildi. Memur beyefendi bana önce internetten başvuru yapmam gerektiğini söyledi. Şaşırmadım ve Kadıköy'e doğru bu işi daha sonra çözmek üzere yoluma devam ettim. Soluğu Ziraat Bankası Kadıköy Şubesi'nde aldım. Sıram geldikten sonra durumu izah ettim ve beni Kadıköy'deki diğer şubeye yönlendirdiler, ben de şikayet etmeden yönlendim. Ordaki gişe memuruna da aynı açıklamayı yaptığımda tarafından bana yine birkaç adet kalabalık liste işaret edildi ve listelerden birinde yer alıp almadığımı kontrol etmem istendi. Gidip baktım, ne şanstır ki kendimi hemen gördüm. "Evet varım", cevabını verdikten sonra kaç numaralı listede olduğum soruldu. 3 numaralı listede olduğumu söylediğimde ise 3 numaralı dosyadaki ismimin karşısına bir imza atmam istendi. Neden direkt bu listeden kontrol etmediğimi ya da neden direkt ilk kontrol ettiğim yere imza atmadığımı düşünerek istenileni yerine getirdim. Nihayet; banka kartım ve şifre zarfımı, kartımın kullanıma yarım saat sonra açılacağı bilgisiyle birlikte teslim aldım. Bu arada burda muhatap olduğum hanım da hayatımda gördüğüm en kibar ve nazik gişe memuresiydi. Kendisini burdan sevgiyle anmadan geçemiycem. Bütün aptal ve şaşkın hareketlerime samimi birer gülümseyişle karşılık verdi. Bu işi de böylece hallettik.
Eve geldim. Ben Kadıköy'de iken kartım kullanıma henüz açılmamış olduğundan hesabımdaki miktarı kontrol etme fırsatı bulamamıştım. Bu yüzden büyük bir terbiyesizlik yaparak internet bankacılığını kullanmaya niyetlendim. Ziraat Bankası'nın sitesine girdiğimde benden kullanıcı adı olarak müşteri numaramı ve bir adet de şifre istendiğini gördüm ama ben müşteri numaramı ne yazık ki bilmiyordum. Şifre zarfını kontrol ettim, orda da yok. Sitedeki " sık sorulan sorular" bölümünde, müşteri numaramı, 444 00 00 nolu telefondan öğrenebileceğimi gördüm ve aradım. Operatöre bağlanıp internet şifresi edinmek istediğimi söyledim. Fakat, sitede sorulduğu gibi haylaz operatör de bana yine müşteri numaramı sordu. Sitede müşteri numaramı telefonla öğrenebileceğimin yazılı olduğu cevabını verdikten sonra; şubeye giderek internet bankacılığı ile ilgili bir form doldurup kullanıcı adı ve şifre alabileceğimi söyledi. O anda Levent Kırca'nın her "Olacak O Kadar"da aynı skeçleri yapmasına artık kızmadığımı farkettim. İnternet hesabını, bilgisayar başından kalkıp şubeye gidip almaya çalışmak nasıl bir tezattı böyle. Öfkem inada dönüştü. Artık ne pahasına olursa olsun, karşıma çıkarılan tüm engellere rağmen o internet hesabını alıcaktım. Serüvenimiz sürücek...