Sayfalar

Çarşamba, Nisan 02, 2008

Yeni Başlayanlar için Yalnızlık #1

Yalnızlık, terkedilmişlik, dışlanmışlık, soyutlanma, yabancılaşma... Sana hangisi uyuyorsa artık? Yazık, gavurunki gibi artistik bir "solitude" ve "loneliness" ayrımımız yok. Olsa bir şeye yarar mıydı, o ayrı bir konu ama şuanki konumuz olmadığı kesin.

Hey sen, artık yalnızsın--umarım. Ne olacak bundan sonrası merak ediyor musun? Bunalımları atlatmak istiyor musun? Yanlış yerdesin. Okumasan da olur artık, git at kendini ne bileyim yap bir şeyler.

Peki yalnız insan, ilk olarak yapman gereken olan biteni kavramak. Bundan sonra yalnız olacaksın, yapayalnız. Bunu iyice kavraman gerek, en önemli ve atılması gereken ilk adım bu. İlk gün bunu düşünmek zor olabilir. O yüzden ilk gün kafanı başka şeylere yormalısın. Televizyon izlemelisin, kaç zamandır ertelediğin işleri yapmalısın. Bahanelerden sıyrılmasın. Dondurma yemelisin, şarap içmelisin. İlk günü bir yalnızlık tatili olarak gör, ne kadar burukluğun, ne kadar keşken, ne kadar kederin varsa erit bunları içinde. Düşünme, aklına geldikçe zorla gülümset kendini. De ki kendine: "Düşündüğüm gibi de değilmiş." Evet, hiçbir zaman düşündüğün gibi olmayacak çünkü. Harikalar diyarında gezen bir Alice olmayacaksın, dünyanın en mutlu insanı da olmayacaksın; ama kendi başına olacaksın. Bu(nlar) kesin.

İlk birkaç günün zor geçebilir. Bunu monofazik bir uykudan polifazik bir uykuya geçiş gibi düşün. Alışık olmadığın bir şeyi yapıyorsun, hep "keşke yapsam" dediğin şeyi yapıyorsun. Ama bilmelisin ki toplumda azınlıksın. Seni anlayan az olacak. Bunu kabullen, kendini kabullen. Artistik için birkaç gün yalnız kalıp, sonra bu zorunlu duyguyu aşağılama. Eğer "yalnız bir insan"san bunu yap. Diğer şekilde--sosyal ihtiyaçları olan bir insansan--böyle bir şeye girişme bile. Sosyalliği olan insanların, diğerleri ile mutluluğu yakalama şansı var. Yalnızların ise yok. Yok derken hiç yok. O yüzden her şekilde mutsuzken, yalnızken mutsuz olmak daha akılcıl. Bunu zaten düşünmüştün değil mi? Düşünmüş olman lazım. Çünkü "karar"ın aşamalarından en bilinenidir bu. Karar dediğin tek günde olacak şey değil, süreç lazım, emek lazım, küçük denemeler lazım; sonrası ise geri dönülmesi acılı bir süreç. Ama bu sürece giren, genelde acı denen şeyi düşünmeme eğiliminde.

Peki, aradaki şeyler senin yabancı hissetmemen için. Kendi burcunu okuyan ve "hey, sanırım bu benden bahsediyor" umudu taşıyan bir insanın şapşal tatminkarlığını yaratabilmek için.


En zor şeylerden biri yemek yemek olacak. Yalnız yemeye alışmak da biraz zaman istiyor. Acemi yalnızların en büyük hatası bu işi hızlıdan almak, yemeğin kendisini de. Tepsini alıp bir yere otururken kendini bir canavar gibi hissetme, çünkü değilsin. Kimsenin de fellik fellik kurban edilecek bir canavar aradığı yok. O yüzden rahatça kafetaryanın üzerinde göz gezdirebilir, istediğin bir yere güzelce kurulabilirsin. Hatta gidip en büyük yere kurulmalısın, en dip köşeye değil. Bir hobin var mı, izlediğin bir şeyler, okuduğun bir şeyler, yazdığın bir şeyler? Yanına al, yemeğin keyfini çıkar; zamanını harca. 10 dakikada yenmiş bir yemek mola değil, kafa yormadır. Biliyorsun sen artık yalnızsın, bir şeylere ayıracak zamanın daha fazla olacak, daha efektif zaman ayırmaların olacak. O zaman bir 20 dakika fazlalığı çok görmemelisin kendine. Hakkın olanı kullanmalısın.

Bir meşguliyetin yoksa, sık ve az yemek daha mantıklı olacaktır. Yine zamanını güzel kullan, kafanı dinlendir. Bir zaman gelecek ve sık yemek yerine, normal düzenine döneceksin. Hey, şu her zaman başlamak istediğin diyete bugün başlama ne dersin? Kısıtlamalar, yalnızlığın ve kendi kuralcılığın sayesinde kolaylaşacaktır. Hayır mı? Peki, sadece bir öneriydi, hayat senin.