Sayfalar

Pazar, Temmuz 01, 2007

Koku sıkma adabı üzerine *

Koku çoğu varlığın karakteristiriğidir. Biz ademoğulları ve havvakızları olarak farketmişiz ki bunu bir güzel lehimize kullanabiliyoruz, yani ilgilendiğimiz cinsin bizle ilgilenmesi sağlayabiliyoruz. O yüzden biz erekte halde yürüyebilen iki ayaklı canlılara hayranım. Süperiz vallahi...

Koku işini keşfetmem eskilere dayanır. Eski aile apartmanımızda - hey gidi günler hey! - her dairenin kendine özel bir kokusu olurdu. Bizim evin kokusu yoktu ama. Eminim ki herkese öyle geliyordur, çünkü bizimeve gelen herkes, "Hmmm, mis gibi deterjan kokuyor" derdi ama ben bunu alamazdım. Benim sevdiğim Sercan ve Seyhun'un (kuzenlerim) bulunduğu evin kokusuydu. O kokuyu duymak, benim için oyun oynamaktı; mutluluktu. Ciğerlerime doldurduğum o evlerin kokusu öylebir işlemiştir ki aklıma, bunca yıl sonra yine o kokuyu duysam, yine aynı heyecanı yaşarım. Şimdi, yeni apartmandayız ve o eski kokular yerine, yeni ama benzer kokular duyuyorum. Apartmanınher katının kokusu ayrı, hepsi anılarla dolu. Hafızamız salt görüntü tutuyor olsa bu kadar başarılı bir yaratık olamazdık herhalde.



Sonra her insanın kendine has bir kokusu vardır. Arkadaşlarımın kokularını da yakından tanırım. Geçenlerde Erman bende kaldıktan sonra, ben eşyalarını toparlarken, kokusu geçti elime. O kokunun bendeki anısı, dışarı çıkmaktır. Erman her dışarı çıkmadan önce, o kokuyu duya duya şartlanmışım dışarı çıkmaya. Komik geldi, hatta gülümsedim. Eskiden, heyecanlı yeni ortamlara gidişimiz geldi Erman'la aklıma. Süslenip püslenip, kokuları sürüpdışarı çıkmamız. Gibi gibi mesela...

Sonra kızların kokuları var. Onlar öyle bir koku sürmeli ki, yaklaşık olarak 5 metreden duyulabilmeli. Arkalarından yürürken, hafif hafif davetkar bir kokuları olmalı.Ten kokusu değil bahsettiğim tabii ki, o tamamen ayrı. Ama böyle kokuya batmış çıkmış kızlar çekici değiller, onun yerine yaklaşıkta çarpıcılığı artacakkıvamda koku sürmeliler.Bunun tam ayarını bilmiyorum, ama bazıları bunu yapmayı iyi biliyorlar. Tabii bir de kendilerine yakışmalı konu, acayip karışık konu.

Nerden mi geldi bu konu aklıma: Tarık'tan tabii ki. Bir gün hiç unutmam, Tarık geldi oturdu lise sırasına. 10-15 dakika sonra "Öff... Pöfff" demeye başladı. Dedim : "Hayırdır?"; dedi, "Kendi kokumdan tiksindim"; dedim, "O nası oluyor?"; dedi, "Dayım (?) öğretti. Kanın akış noktalarına (bilekler, dirseklerin içine, şah damarlarına) koku sıktın mı daha çok kokarmış, ben de bugün denedim, şimdi kendi kokum bana fazla geliyor...". Kelimesi kelimesine olmayabilir ama anladınız siz onu. O gün bugündür, buna dikkat ederim; hatta kendisini mümkün olduğunca uygularım. Müthiş bir yöntem. Her koku sıkışımda, o konuşma aklımda canlanır; her beni öpen insan "Ne güzel kokuyorsun" dediğinde pis pis sırıtırım.

Hehe, eski günler iyi miydi ne :)

* Bu yazıda bahsedilen her türlü koku sıkma yöntemi, Tarık Emrullah'tan patentlidir.Ona göre.